Sebze meyvenin gizli gücü !


Sebze meyvenin gizli gücü !




Sebze ve meyvelerin vücudumuza faydaları saymakla bitmez...
Amerika'da Jay Kordich adlı hastanın hazırladığı "Meyve ve Sebzelerin Gizli Güçleri" adlı kitapta meyve-sebze terapileri anlatılıyor.

Kitapta sebze ve meyvelerin faydalarının yanısıra bir de reçete sunuluyor. Hormondan uzak, mevsiminde tüketilen meyve ve sebzelerin gizli güçleri şöyle sıralanıyor:

Elma: Böbreklerin temizlenmesine, sindirim rahatsızlıklarının kontrol edilmesine yardım ediyor.

Muz: Kalbe ve kas sistemine faydalıdır. Yorgunluğa ve ishale bire bir geliyor.

Greyfurt: Sindirimi uyarıyor. Diş etlerinin kanamasını azaltıp, soğuk algınlığına iyi geliyor. Lifleriyle yenirse, kolesterolü düşürüyor.

Portakal: Soğuk algınlığı, grip, incinme, kalp hastalığı ve felçten korunmaya yardım ediyor.

Mandalina: Enfeksiyonlarla savaşmayı kolaylaştırıyor.
Üzüm: Böbreklerin çalışmasını uyarıp kalp atışını düzenliyor. Karaciğeri temizliyor, siyah üzüm hücreyi yeniliyor.

Kavun: Endişe ve uykusuzluğa iyi geliyor. Bağırsak ve cilt kanserine karşı tavsiye ediliyor.

Armut: Kalp-damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırıyor.

Brokoli: Mide ve yemek borusu kanseri tehlikesini azaltıyor.

Lahana: Yaşlanmayı önleyici mineral olarak kabul edilen selenyum içerdiği için sağlıklı bir cilt için tavsiye ediliyor.

Havuç: Enerji veriyor. Karaciğerin safra salgılamasına ve kolesterolü dengelemesine yardım ediyor.

Salatalık: Kasları gençleştirip, deri hücrelerine elastikiyet veriyor.

Sarımsak: Tansiyonu düşürüp, kan pıhtılaşmasını azaltıyor. Bazı mide kanserlerini önleyip bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

Ispanak: Karaciğeri, lenf bezlerini ve kan dolaşımını uyarıyor.

Uykusuzluk için, havuç ve kereviz sapının suyunun karıştırılması tavsiye ediliyor.

Sindirimi kolaylaştırmak için, karnabahar, havuç ve maydanoz suyu öneriliyor.

Gribe ise, bir bardak kızılcık suyu yahut elma + kızılcık, elma + üzüm + ananas suyu iyi geliyor.

Havuç ve lahana suyunun karıştırılması sakinleştirici etki yapıyor.

22 Ocak 2008, 13:35


Patates: B ve C vitaminlerinden zengin, yüzde 15’i karbonhidrat ve yüzde 77’si su olan patates bir “potasyum deposu”dur. Yüksek nişasta içeriği, diyet listelerinde “out” olmasında neden olmuştur. Ancak buharda haşlanmış ya da fırınlanmış haliyle uygun ölçülerde tüketilebilir.

Süt danası
: Yaşı 3 ila 6 ay arasında değişen dananın eti en makbuldür. Yüzde 20’si protein ve yüzde 6,5’i yağ olan bu değerli besin maddesi fosfor, potasyum, sodyum, demir, çinko ve B12 vitamini açısından zengindir.

Badem:
Kuruyemişler içinde tüketim sıklığı olarak en üst sıralarda olmasa da badem, yüzde 23’lük protein ve yüzde 8’lik lif içeriği, potasyum, fosfor, magnezyum, kalsiyum, demir yoğunluğu ve E vitamini miktarı ile gerçek bir şampiyondur.

Kümes hayvanlarının karaciğeri: Yüzde 25 protein içerdiği için listeye eklediğim bu besin maddesi aynı zamanda yüzde 7 civarındaki yağ oranıyla 100 g. da 170 kalori barındıran, sodyumdan zengin bir seçenektir.

Yumurta: Haşlanmış, yağda ya da omlet ve menemen hali ile çok değerli bazı amino asitleri beslenmemize kattığı, A, D, E, K vitaminlerinden, fosfor, potasyum ve sodyumdan zengin olduğu için tartışmasız en önemli gıdalarımızdan biridir.

Elma: Yüzde 85’i su olan, potasyum, B, C ve E vitamininden çok zengin bu meyvenin yaşantımızdan eksik edilmemesi gerektiği tartışılmaz!

Beyaz peynir:
Yüzde 85’i protein olan, kalsiyum zengini ve kahvaltılarımızın vazgeçilmezidir. Tek sakıncası değişen yağ ve tuz oranlarıdır. Günlük toplam yağ tüketimi hesabında kafalar karışabilir! Bu içerik doymuş yağlardan oluştuğu için ölçüyü kaçırmamak gerekir.

Yeşil sebzeler:
Vitamin ve mineralden zengin, bol su ve lif içerikleriyle sindirim sisteminin dostu, çiğ olarak da tüketilebilmeleri nedeniyle pratik besinlerdir. Tabaklarda da sindirim sisteminde de geniş bir hacim oluşturmaları hem gözümüzü doyurur hem de uzun süre tok tutar.

Tam tahıl unundan yapılmış makarna ve erişte: Kompleks karbonhidrat içeriği sayesinde kan şekeri düzeyini yavaş etkilediği için acıkmayı da geciktirir. Birlikte kullanacağınız sosu dikkatli seçerseniz, kalori getirisi de azdır.

Hindi: Neredeyse 1/3’ü protein olan, fosfor, demir, çinko, selenyum, bakır, B2, B3, B5, B6, B12 vitaminlerinden zengin bu besini farklı ve sağlıklı pişirme yöntemleriyle rahatlıkla kullanabilirsiniz. Aklınızda bulunmasını istediğim küçük bir uyarı: Dondurulmuş hindi etlerini buzdolabının soğutucu kısmında çözdürün. Burada süre kilo başına yaklaşık 10 saattir. Aksi halde bakteri üremesi kolaylaşır.

Kabuklu deniz ürünleri
: Yengeç başta olmak üzere tüm bu grup gıdalar yoğun ve sıkı dokulu etleriyle iyi birer protein kaynağıdır. Yüksek iyod içerikleri, bu mineral açısından kısıtlamaya gitmesi gereken kişilerin dikkatini çekmelidir.
http://www.haber365.com/Haber/Bu_Besinler_Aclik_Hissini_Azaltiyor/ alınmıştır 



Bağışıklık sistemine güç katan sebzeleri sofranızdan eksik etmeyin:
Domates: Düzenli domates tüketen insanların enfeksiyonlara karşı daha dirençli olduğu tespit edilmiştir.

Havuç:
Vücutta A vitaminine çevrilebilen beta-karotenden zengin olması nedeniyle kışın bağışıklık sistemimize güç veren sebzeler arasındadır. Beta-karotenin etkinlik gösterebilmesi için havuç salatanıza bir tatlı kaşığı zeytinyağı ekleyebilirsiniz.

Yoğurt: İçerdiği laktik asit ile mikroplara karşı koruma sağlayan yoğurdun düzenli tüketildiğinde soğuk algınlığına yakalanma riskini azaltır. Günde 1-2 su bardağı yoğurt özellikle kış aylarında ihal etmemeniz gereken besinlerin başında geliyor.

Yulaf ezmesi veya yulaf ekmeği:
Yulafın içinde bulunan beta-glukan isimli diyet lifinin hastalıklara karşı direnci artırdığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştır. Kış süresince kahvaltılarda haftada 1-2 defa yulaf ezmesi ve öğünlerinizde 1-2 dilim yulaf ekmeği tercih ederek hastalıklardan korunabilirsiniz.

Kuruyemişler: İçerdikleri yoğun magnezyum, çinko, omega-3 yağ asitleri ve E vitamini ile bağışıklık sistemini güçlendirme konusunda oldukça başarılılar. Fakat içerdikleri enerji miktarı fazla olduğundan tüketim miktarlarına dikkat etmek gerekir.

Karbonhidratı eksik etmeyin: Karbonhidrat eksikliği kişinin kendini bitkin hissetmesine neden olur. Çünkü vücudun başlıca enerji kaynağı karbonhidratlardır. Bu nedenle karbonhidrat, protein ve yağ açısından dengede olan menülerin tercih edilmesi gerekir.

Turuncu sebzeler:
Kış ayları boyunca turunçgiller, havuç ve bal kabağı turuncu sebze ve meyveler A vitamini öncüsü ve güçlü bir antioksidandır. Turunçgiller C vitamini açısından da zengindir. C vitamini bağışıklık hücrelerinin yapımında görev aldığı için, bizi hastalıklara karşı koruyan bir vitamindir. Yalnız C vitamini vücutta depolanamaz bu nedenle besinler ile düzenli olarak her gün mutlaka alınması gereklidir.

Ispanakla portakal suyu için:
Pazı, roka, brokoli ve ıspanak gibi kış sebzeleri beslenmemiz açısından son derece önemli rollere sahiptir. Ispanak demir minerali açısından da zengindir. Fakat içerisinde bulunan demir vücutta zor kullanılan demir çeşididir. Ispanak yemeği tüketirken içinde yer alan demirden daha fazla yararlanmak adına yapmanız gereken yemeğin yanında taze portakal suyu, domates, patates püresi gibi C vitamininden zengin bir besin kaynağı tüketmek ve az miktarda da olsa et çeşidi tüketmektir. Bu şekilde düzenlenmiş bir karışım öğün ile ıspanaktaki demirden maksimum yararlanmış olursunuz.

Patates enerji katar:
Turp, kereviz, yer alması ve patates gibi sebzeler ile kış sofralarımıza lezzet ve sağlık katabiliriz. Kök sebzeler birçok vitamin ve mineral içerir. Ayrıca içeriklerinde bulunan antioksidan öğeler ile vücudumuzu serbest radikallere karşı güçlü hale getirirler. Kışın antioksidanların düzenli alımı kendinizi enerjik hissetmenizi sağlar. Patates potasyum ve C vitamini içeriği ile son derece sağlıklı bir sebzedir. Patatesin C vitamini içeriğinin kabuğa yakın kısmında bulunduğu unutulmamalıdır.

Soğan, sarımsak doğal antibiyotik: Soğan ve sarımsakta kış ayının vazgeçilmez sebzelerindendir. İçerdikleri kükürtlü bileşenler sayesinde soğan ve sarımsak antibiyotik özelliğe sahiptir, vücut direncinizi artırır.

Günde 15 bardak su: Kışın su tüketimimiz de belirgin bir düşüş olur. Fakat susuzluk hissi yaşamıyor olsak dahi, su içmeye özen göstermeliyiz. Günde 8–15 su bardağı su kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacak.

Kafeinden uzak durun: Aşırı tüketildiklerinde vücut su dengesini de bozabilen bu tür içecekler yerine su, taze meyve suyu ve ayrana yönelebilirsiniz.
Kaynak: ekolay.net
Yemekten önce yenen elmanın zayıflamaya yardımcı olabileceği bildirildi. İngiliz bilim adamları elmanın formu korumadaki önemini anlatıyor...
İngiltere'de bilim adamları, yemekten önce meyvenin daha az yemeye yardımcı olup olmadığını ve zayıflamak için meyvenin hangi şekilde yenmesi gerektiğine yanıt aradı. Araştırmaya, rejim yapmayan ve sağlıklı üniversite öğrencileri katıldı.

Gençlere, 5 hafta boyunca kahvaltıdan 3 saat sonraki öğle yemeğinden 15 dakika önce kabuğu soyulmuş elma, elma kompostosu ya da posalı ya da posasız elma suyu verildi.

Elma yiyenlerin, özellikle elma suyu içenlerden daha az yemek yediği görüldü. Araştırmaya imza atan bilim adamları, yemekten biraz önce meyve yemenin tokluk seviyesini ve kalori tüketimini etkileyebileceğini belirtti.

Fransız "Le Point" dergisinin internet sitesinde yayımlanan makalede, meyvenin tokluk hissi yaratma konusunda salata ya da çorba kadar etkili olabileceği savunuluyor.

Kaynak: milliyet



Yorumlar

Belgeseller

Bu blogdaki popüler yayınlar

Genellikle, Zenginlik Ve Servete Başkalarına Boyun Eğip Yalakalık Edenlerin Sahip Olduğu Hakkında..